Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Şenel 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nü kutlayarak güzel ve güçlü bir Türkiye'nin oluşturulması yönünde herkesi işbirliğine davet etti;
5 Haziran Dünya Çevre Günü; çevre koruma bilincinin yaygınlaştırılması ve en üst seviyeye çıkarılması ile her bireyin aktif katılımının sağlanması amacıyla Uluslararası bir gün olarak her yıl tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kutlanmaktadır.
Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir çevreyle mümkündür. Çevre sorunlarının ortaya çıkması, insan kaynaklı etkenlerin doğal dengeyi bozmasıyla başlamıştır. Hızla artan dünya nüfusunun doğal kaynakları ne kadar olumsuz etkilediği ve bu kaynaklar üzerinde ne kadar büyük baskı oluşturduğu açıktır.
Çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konularında gösterilen çabalar, insanların daha sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşamalarına imkân sağlayacaktır. Şimdi ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, kırlarda çocuklarımızın rahat oynayabilmeleri, topraklardan bol ve bereketli ürün alınabilmesi için bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreye sahip çıkmalıdır. Çevre bilincine sahip olmak, temel insan haklarının eşitlik ve adalet ilkelerini içine alan çağdaş insan davranışlarının çerçevesini oluşturmaktadır. Çağdaş insanın çevre bilinci, eşitsizlikle, yoksullukla, açlıkla, ahlak yapıları ile mücadeleyi de getirmektedir. Bu nedenle çevre bilincinin yerleşmesi için çevre eğitiminin düzenli, tutarlı ve sürekli bir şekilde uygulanması gerekmektedir.
İçinde bulunduğumuz yüzyıl birçok teknolojik imkânı insanlığın hizmetine sunarken bir yandan da insanlığın ortak malı olan doğa ve çevreden geri getirilmesi zor hatta mümkün olmayan değerleri de alıp götürmüştür. Sanayileşme ve şehirleşme sürecine giren bütün ülkeler tabiatı bitmeyen bir kaynak olarak görmüş ve onu bilinçsizce sorumsuzca kullanmışlardır. Ancak doğanın kendini yenileme yeteneğinin sınırlı olduğu ve ekolojik dengenin bir daha düzelmemek üzere bozulduğunu görünce, mevcudu korumak için çaba gösterme gayreti içine girmişlerdir.
Sürdürülebilir kalkınma, insan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, ekoloji – ekonomi dengesini bozmadan, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkan verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır. Sürdürülebilir kalkınma sosyal, ekolojik, ekonomik, mekansal ve kültürel boyutları olan bir kavramdır.
Örneğin 1 ton kullanılmış kağıdın geri kazanılması ile 16 ağacın kesilmesinin önleneceğini, bir otomobilin hortumla yıkanması sırasında yaklaşık 550 lt su harcandığını, bir adet kalem pilin 4 m3 toprağı kirlettiğini unutmamalıyız.
İlimiz doğal zenginlikler bakımından oldukça şanslı bir yöredir. %45'i Ormanlarla kaplı olup sulak alanlar, su kuşları ve diğer yaban hayatı yönünden oldukça zengindir. Doğanın her türlü nimetinin bulunduğu yöremizin kıymetini bilmemiz gerekir.
Çevre kirliliği konusunda yalnızca eğitimcilere, belediyelere ve kamu kurum ve kuruluşlarına değil bütün insanlara çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.
Bu düşünceler ışığında tüm vatandaşlarımızın Dünya Çevre Gününü kutluyor, güzel ve güçlü bir Türkiye'nin oluşturulması yönünde herkesi işbirliğine davet ediyorum.