Burdur Valiliği
Burdur Valiliği
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü
Burdur Valiliği
Burdur Valiliği

İl Müdürümüz Mustafa ŞENEL Burdur Gazetesinin Şehir ve Ülkede Gündem Köşesine Konuk Oldu.

24 Nisan 2013
İl Müdürümüz Mustafa ŞENEL Burdur Gazetesinin Şehir ve Ülkede Gündem Köşesine Konuk Oldu.

Şehirde ve ülkede gündem köşemizin bu haftaki konuğu Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Şenel.

Sayın Şenel'le, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün son yıllarda öne çıkan kentsel dönüşüm, riskli yapı stoku ve depreme dayanıklılık testleri başta olmak üzere, Burdur'un en önemli çevresel sorunuları Burdur Gölü ve Mermercilik sektörü konularında yürütülen ve projelendirilen çalışmalar hakkında söyleştik.

Hasan Türkel: Göreve başladığınız zamanlarda yaptığımız bir görüşmeyi hatırlıyorum. Üzerinden ortalama bir buçuk yıl geçti. Geldiğiniz zaman mutlaka bir incelemeden sonra, bir yol haritası çizmişsinizdir. Geldiğinizde sizin 3 önemli hedefiniz olduğunu biliyoruz. Sizin ağzınızdan bu belirlenen hedefleri ve bu konularda şimdiye deyin yapılan çalışmaları öğrenebilirmiyiz?

Mustafa Şenel: Burdur'a atandığımı öğrendikten sonra, ilk olarak Burdur'u tanımak için çalışmalar yaptım. Bu çalışmalar sonucunda 3 tane hedef belirlemiştim. Tabi ki çalışacağımız alanı görmeden bunları belirlemek sağlıklı olmayabilirdi ama ön çalışma olarak hazırlanmıştım. Göreve başladıktan sonra anlaşıldıki, tespitlerim gerçekten Burdur'un gerçek problemleri.

Büyük bir maharet gerektirmiyor ama şehirin içinde olsanızda, dışında olsanızda belli olan problemler anlaşılıyor. Bu kadar net problemlerdi. Bunlardan bir tanesi bütün ülkemizin tamamında problem olan kentsel dönüşüm veya riskli yapı stoku konusuydu.

"Toplum olarak hafızamız zayıf"

H.T.: Kentsel dönüşümü ve riskli yapı stokunu açalım isterseniz.

M.Ş.: Eski binaların depreme veya afetlere dayanıksızlığıyla ilgili konular. Bu konular daha öncede konuşuluyordu ama vatandaş zihnindeki algısı kaybolduğunda unutuluyordu.

H.T.: Toplum olarak hafızamız zayıf.

M.Ş.: Evet hafızamızın zayıflığı burada görülüyor ve bazı şeyleri bize unutturuyordu. Tabi kurumlar böyle bakmamalılar olaylara.

H.T.: Geldiğiniz zaman elinizde ne buldunuz?

M.Ş.: Burdur 1. derece deprem bölgesi olan bir çok ille aynı durumda. Abartılı olarak iyi yada kötü değil. Çünkü Türkiye'deki insan kalitesi ve meslek ahlakı sorunlu. Teknik elemanların sıkıntısı da var. Galiba burada sadece iğneyi değil çuvaldızı kendimize batırmamız gerekiyor. Teknik elemanların meslek ahlakı neyse, bu yapı stoku da işinize yansıyacak.

H.T.: Mehmet Akif Ersoy Avrupalılar için, "dinleri var işimiz gibi, işleri var dinimiz gibi" diyor.

M.Ş.: Doğru bir sözü hatırlattınız, bunun benzeridir. Toplumsal hayattada böyle birşey. Onun içinde Türkiye'den çok ayırmamak gerekiyor. Çok fazla rantların olduğu, nüfus baskısının olduğu yerlerde bu kalite kendiliğinden yükseliyor. Doğal bir çekim.

H.T.: Arz, talep meselesi.

M.Ş.: Evet arz ve talebe benziyor. Olması gerekende bu zaten.

H.T.: Piyasanın işe müdahalesi.

M.Ş.: Tabi öyle birşey. Hayat kendiliğinden yolunu çiziyor.

H.T.: Ama bu arada, orada betonlaşma artıyor.

M.Ş.: Onunda başka sorunları var ama, işi yapı kalitesine indirgediğimiz zaman, ortaya çıkan kalite farkını anlatmak için söylüyorum. Doğal olarak Burdur'un nüfusu, gelir kaynakları, yaşam standartları ortaya çıktığında bunlar hep etken. Bunlar ortaya çıktığında buna benzer bir kalite oluşturuluyor. Bunlar herkesin bildiği birşey, bizim bu konuda farkımız herkes birşey söylüyordu ama yapmıyordu. Biz uygulama yaptık, bu uygulamalarda takipçi ve ısrarcı olduk. Yanlış anlaşılmasın rekabet içinde değiliz ama diğer kurumlardan farkmımız budur. Riskli bina inceleme konusunda Burdur tartışmasız Türkiye'nin en iyi ilidir. Genel Müdürlüğümüzün istediği görevleri hızlı bir şekilde yerine getirdiğimiz için, özel bir yere sahip olduğumuzu biliyoruz. Bizim Alt Yapı Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü kurulmadan başladık bir bu çalışmalara ve eleştirilerde aldık. "Sizin bakanlık önce yasayı çıkarsın" dediler. Yönetmelikte çalışmak isteyenler için bir çok kanun var. Bizde ne yapabiliriz diye düşündük, toparladık ve sonuçta Burdur bu konuda çok başarılı oldu. Buradan Kilis'e gittik, Alanya'ya, Rize'ye gittik.

"Kurumlara bu binayı boşaltın demek ve bu kararı uygulamaya sokmak kolay değil"

H.T.: Bu gittiğiniz yerlerin uzaklığıda göz önüne alındığında, Genel Müdürlüğünüzün sizi tercih etmelerinin nedeni ne olmuştu?

M.Ş.: Alt Yapı Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü oluşunca, biz düşüncelerimizi paylaştık. Yasa, yönetmelik, fiyatlandırmaya kadar bütün konularda görüş ve düşüncelerimizi paylaştık. İyi bir diyalog kurduk. Bunun sonucunda Genel Müdürlüğümüz bizden bazı taleplerde bulundu. Mesela Antalya Mahmutlar Belediyesi, binasının incelemesini yaptıramamış, Genel Müdürlüğümüze yazı yazmış, o dönemle lisanslı kuruluşlar da yok tabi, biz gittik incelemesini yaptık. Yine Rize Belediyesi, Genel Müdürlüğümüze talep gönderiyor, oraya da öyle gittik. Kilis'e de il Müdürlüğü'nün eğitim talebi oldu, orada Gümrük Müdürlüğü'nün binasını inceledik ve arkadaşlara eğitim verdik. Bazı çalışanların gelemeyeceğini göz önünde bulundurarak, belki bir kişiye daha fazla eğitim verebiliriz diye biz Kilis'e gitmeyi tercih ettik. Yoksa onlarıda buraya çağırabilirdik. Bunun dışında bütün illeri dikkate alarak söylüyorum, en çok bina inceleyen il müdürlüğü biziz. Bu konuda açık fark öndeyiz. 2 bina inceleyen müdürlükler var, biz ise 27 binayı bizzat kendimiz incelemişiz.

H.T.: Bu işin en ciddi ve riskli tarafı, bir resmi kuruma gidiyorsunuz. Örnek verecek olursak Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü yada Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve "binaların boşaltılması lazım." diyorsunuz. Bu söylendiği kadar kolay bir iş değil. Çünkü kurum yer bulacak. Mesela Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü kiraya çıktı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü kiraya çıkacak. Ama yapılması gerekende buydu. Birde bu açıdan bakacak olursak çok önemli çalışmalardı.

M.Ş.: Tabi ki. Bir yöneticilik inisiyatif kullanmayı gerektiren birşeydir. Elini taşın altına sokmak tabiri vardır ama Türkiye'de problemler belli boyutlarda olduğu için, gövdeni taşın altına sokmak zorundasın. Biz bu riski alacak, bu inisiyatifi kullanacak personel, yönetici sayısını ne kadar arttırırsak, problemler o kadar küçülecek. Buradan hareket etmemez gerektiğini düşünüyoruz. Teknik elemanlığın; oturulacak bir iş olmayacağını, bilgi birikimleri olması gerektiğini, çözüm üretici, insanların sorunlarını çözücü bir fonksiyonu olduğunu anlattık. Hepsi iyi niyete bağlı bir çalışmaydı.

H.T.: Personelinizle çok iyi anlaşmanız, onları motive etmeniz yetmiyor. Sayın Valilerimizin de önünüzü açması gerekiyor.

M.Ş.: Elbette bunların hepsi sağlandı ama çoğu psikolojik destekler. 2012'nin 1. ayında bütün kurumlarımıza ve belediyelerimize yazı yazdık. Riskli binaların incelenmesi ve ruhsatsız yapı kullanma izni olmayan belgesi kalmamasıydı. Bunları ruhsatlandırın, yapı kullanım belgelerinizi alın, biz gereken yardımı yapacağız dedik. Şimdiye kadar çalışan bütün Vali ve Vali Yardımcılarımız bize destek oldu. Onlar bizlere destek olmasa çok zorlanırdık.

"Kurumlar depreme dayanıklılık testi sonuçlarına duyarlılık göterdi"

H.T.: Şu ana kadar hangi kurumların binalarında boşaltılma kararı alındı?

M.Ş.: Bize ilk dönüş yapan kurum Emniyet Müdürlüğü oldu ama duygusallık doğru birşey değil ama tabiri caizse binalarına kıyamadık. İlk çalışmalarımızda bir takım hata ihtimallerimiz var diye çok üzerinde durmadık. Binada inceleme yaptık ve çok kötü bir bina değil. Yeni yönetmelik çıkacak onun üzerine tekrar bir çalışma yapacağız. Resmi kurumlardan da her talebi değerlendirerken, en kötü binalardan başlamaya çalıştık.

H.T.: Eğitim Fakültesi'nin boşaltılma kararı nasıl oldu?

M.Ş.: Eğitim Fakültesi de, Valilik kanalıyla yazdırdığımız yazıdan sonra Rektörlük bize başvurdu. Oradan bunu yaptırmaya zorunlu olup olmadıklarını sordular, bizde zorunlu olduklarını söyledik. Bize yaptırma konusunda zorunlulukları sordular, biz böyle bir zorunluluğun olmadığını, başka yetkililere yaptırılmasının ardından resmi ve gayri resmi olarak denetleyebileceğimizi söyledik. Bir firmayla anlaştılar, o firma incelemeleri yaptı ve bize raporlar ulaştırıldı. Kararda boşaltılması yönündeydi, binada boşaltıldı.

H.T.: Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü binaları nasıl incelendi?

M.Ş.: Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü bizim ilk boşaltılsın dediğimiz binaydı. Gerçekten çok kötü bir yapıydı. Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü'de bize geri dönerek çok önemli bir cesaret gösterdi. Doğru bir adım attığımıza inanıyordu, bina da beklediğimiz gibi son derece kötü çıktı. 1. Derece deprem bölgesinde o binada bir insanın yaşaması mümkün değil. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nde de aynı oldu.

H.T.: Ama Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü binayı boşaltmadı.

M.Ş.: Orası boşaltılmadı ama o da kurumun kendi içinde bir süreç. Bizim amacımız kimseyi galeyana getirmek değil. Bizim amacımız tespit yapıp ilgililerle paylaşmak. Biz onlara kaynak aktaramayız, yönlendiremeyiz. Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız yeni bina için ilk ödeneği ayırdı, ortak bir projeyle çalışmalar yapacağız. Kurumlar depreme dayanıklılık testi sonuçlarına duyarlılık göterdi.

"Mermer ocaklarında rehabilitasyon çalışması başlatıyoruz"

H.T.: Çevre problemlerine ilişkin görüşlerinizi de alabilirmiyiz?

M.Ş.: Burdur'un gelir kaynaklarından en önemlisi hayvancılık ve madencilik. Madencilik gün geçtikçe tırmanan bir boyutta ve göğümüzü kabartıyor. İstihdam yaratıyor, ihracatı arttırıyor. Sonuçta bir üretim faaliyeti. Nüfusu burada tutacaksak bu şekilde tutacağız.

H.T.: Konumuzla ilgili değil ama ne yazık ki Burdur Ticaret ve Sanayi Odası'nın açıklamasına göre üretilen mermerin %80'i dışarıdan gelen firmalar tarafından alınıp götürülüyor, onlarında Vergi kayıtları burdur'da olmadığı için para hem Burdur Vergi Dairesi kayıtlarına geçmiyor, hem de Burdur'da kalmıyor.

M.Ş.: Bir kere üretim faaliyeti olacak. Bu üretim faaliyetinden bölgenin insanı faydanabiliyorsa ne mutlu. Bizim sorunumuz eğitim işsizlik, köydeki yaşantıyı sevmemeleri, gelir düşüklüğü gibi konularda algıda sıkıntı var diye düşünüyorum. Bizim köylerde yaptığımız çalışmalarımız, şehirlenden daha önemli. Önce üretim faaliyeti olması gerekiyor, kimin yaptığının çok önemi de yok. Bu üretm faaliyetlerinin ardından iş adamları Burdur'a yönlenecektir, burada da önemli iş adamlarımız var. İnsanlar buraya gelirken teknolojilerini getiriyorlar, iş verenliği de getiriyorlar, özenmeyi de sağlıyorlar.

H.T.: Sizin mermercilik konusunda projeleriniz var mı? Hem tahribatı durdurup, hem de çalışma yapılan alanların yeniden yapılacak bir çalışmayla, çevreye uyumlu doğal görünüm kazandıracak.

M.Ş.: Mermercilikte %5-8 verimle çalışılıyor. 100 birim malzeme çıkarıldığı zaman bunun en fazla 8 birimi satılıyor, 92 birimi ise atık oluyor. bizim için önemli olan %92'lik bir bölümü nasıl kullanabiliriz.

H.T.: Mesela asfalt.

M.Ş.: Evet en bilinen asfalt. Şu anda açıklamak istemiyorum ama üniversitemizle iş birliği içerisinde projemizin zeminini hazırlıyoruz. İşletmecilerden birisi olumlu yaklaştı ve ortaya iyi birşey çıktı. Şu anda malzemede protetipler üretildi. Yakında ekonomik değeri olan malzemeler ortaya çıkacak. Ancak olayın marka ve tescil boyutu da var. O nedenle ben şimdilik projenin niteliğine ve ayrıntılarına ilişkin bilgi veremiyorum. Ama şunu söyleyebilirim, yakın zamanda bu konuda açıklama yapıldığında projenin mermer ocakları atıklarının değerlendirilmesinde çok önemli yenilikler getirip, özendirici olduğu ortaya çıkacak. Proje mermer atıklarının değerlendirilmesinde yeni bir çığır açacak. Artık dediğimiz, atık dediğimi, en iyi ihtimalle yola mıcır olarak serdiğimiz maddeyi biz ham madde haline getirdik. Yöresel peyzaj manada düzenleme yapılan 4-5 alan var. Bazı yerlere mermer döken işletmeler varmış. Oraya malzeme döken işletmelerle protokol imzalandı, proje hazırlandı reabilitasyon çalışmasına başlayacaklar. Bunların hepsi bizim önderliğimizde yapıldı. Buna benzer 3-4 mermer ocağının reabilitasyonuda başlayacak.

H.T.: Son olarak gölle ilgili düşüncelerinizi alabilirmiyiz?

M.Ş.: Gölle ilgili bir algı oluşturulmuş. Gölle Burdur özdeşleştirilmiş. Başka bir kurumun işine müdahale olarak söylemiyorum ama doğal sit alanları da bizim alanımıza giriyor. Biz buraya ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Burdurlu'nun gölü kullanmasıyla ilgili çalışmalar yapabilirsek, temizlik algısı değişecektir. Göl kıyısında yeterli tesisleşme olmadığı için Burdurlu'nun gidebileceği yerler yok. Göl kenarında bunlar yaratılabilir. Bu konuda doğaya uyumlu, çevreye zarar vermeyecek şekildi tesisler kurulmasının önünde aslında yasal bin engel yok. Burdur Gölü ve gölün yarattığı ortam, bir başka ilde olsaydı muhtemelen bu konum ve avantaj çok iyi değelendirilebilirdi.

"Gölde neyi ne kadar yapabileceğimiz ortaya çıkarılacak"

H.T.: Çıkarcı ve faydacı bir yaklaşım sergiliyoruz. Şu gölde balık olsaydı kimse bu gölün kirletilmesine izin vermezdi. Burdur Gölü'nde su sporlarına yönelik tesisleşmenin, Burdur Gölü kıyısında çevreye uyumla tesislerin kamu tarafından yapılmasının önünde aslında bir engel yok. Burdur Gölü'nün korunlasına dair yasaklar, gölde ticari boyutlu çalışmalar yapılmamasıyla ilgili. Bildiğim kadarıyla Burdur Gölü'nün geleceğine ilişkin önemli bir aşama sağlayacak "Burdur Gölü kıyı kenar" çalışması başlatmıştınız. Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma sadece Van Gölü ve Burdur Gölü'nde gerçekleştiriliyor.

M.Ş.: Evet yaptığımız çalışma kıyı kenar çizgisi çalışmasıydı. Bu bakanlığın projesiydi. 2014'e kadar bitirilecek ama biz elimizi biraz hızlı tuttuk. Bakanlığa durumu ilettik, gölün önemini anlatarak çalışmayı başlattık. Diğer bir çalışmada de Van Gölü'nde oldu onun da deprem sonrası gerektiği için yapıldı. Neyi ne kadar kullanabileceğimiz belli oluyor bu kıyı kenar çizgisiyle.

H.T.: Şimdiye deyin bazı çalışmalar yapılsada, elimizde göl ne kadar çekildi? Göl de su seviyesi kaç metre indi? Gölün normalde ulaşması, olması gereken boyutları ve ölçüsü nelerdir? Sorularının net bir cevabı yok.

M.Ş.: Göl çekildi, yükseldi, düştü derler. Hep depremden sonra çekilmesi arttı diyorlar. Biz jeolojik çalışmalarla kırıkları tespit edeceğiz.

"Burdur Gölü için kıyı kenar çizgisi bir milad"

H.T.: Bazı bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu bilgilere göre, Burdur Gölü'nü besteyen suların %80'i daha önce Dinar'dan geliyormuş, 30 yıldan bu yana daha önce Burdur Gölü'ne ulaşım akarsuların önüne barajlar yapılmış ve o suların göle ulaşımının önü kesilmiş. Barajlar yapılmalımıydı, yapılmamalımıyla orası ayrı bir konu ancak konunun Burdur'u ve bizi ilgilendiren tarafı, bu suların önünün kesilmesi Burdur Gölü'deki çekilmenin temel sebeplerinden birisi olması.

M.Ş.: Biz burayı tekrar cazibe merkezi haline getirmeliyiz. Gölün bütününü görüp ona görü bütüncül bir çalışma yapmalıyız ve buraya gelen talepleri de bu plan doğrultusunda değerlendirmeliyiz.

H.T.: Korkuyu da bırakmalıyız.

M.Ş.: Evet. Tamamen hayali birşey söylüyorum. Göl kenarında toprak analizleri yapılmalı ve çalışmalar yürütülmeli. Belki TKDK'da buna hibe desteği verecek. Mesela kuşlarla ilgili bir göç haritası yapılmalı. Bu konuda bilimsel çalışmalar yürütülmeli. Kıyı kenar çizgisi de bunun için önemli bir çalışma bir milad diyebiliriz.

H.T.: Kıyı kenar çizgisi çalışmasının durumu nedir?

M.Ş.: Yılbaşından önce bitti ve 1 Nisan'da bakanlığımız onayladı. Bize pafta olarak gelmedi ama bize geldiği zaman o çizgilere göre değelendiriyoruz. Neyi ne kadar kullanacağımızı bilmeliyiz. İnsanlara zarar vermek değil, kullanma alanımızı bilmek lazım. Hayali birşey konuşmaktan ziyade gerçeklerle ilgili konuşmamız lazım.

" Gölde Üniversite'nin çalışmaları, Belediye'nin de 2 iskele çalışması olacak"

H.T.: Vaktimizi doldurduk ama gerek Ramsar sözleşmesi bir anlamda, gölün ticari kullanımı dışında ücretsiz kamu yararına çalışmaların yapılmasına engel değil. Çevre Bakanlığı'nın onayı alınırsa, kamu kurumları tarafından gölde tekne gezintisi, piknik alanları yapmak mümkün. Tırnak içinde söylüyorum, biraz kaba olacak ama bu "peşkeş çekmeyin de, kamu yararına ne yaparsanız yapın" anlamında birşey. Yani gölde, vatandaşın faydalanabileceği kamu eliyle yapılacak tesisleşme ve faaliyetlere bir yasak yok. Yani resmi kurumlar eliyle mesela üniversite tarafından böylesi çalışmalar yapılmasının önünde hiç bir yasal engel yok.

M.Ş.: Üniversitenin Karakent'te bir çalışması var. Bu yaz belli bir noktaya gelecek. Burdur Belediyesi'nin 2 iskele çalışması var. Konuşulmaktan uygulama aşamasına geçiliyor. Bunu belirtmek zorundayım. Kuşgözlem evinin öbür tarafında yaklaşık150 dönüm bir alan ege ihracatçılar birliği tarafından ağaçlandırılacak. Buda örnek bir ağaçlandırma sahası yapılacak. İlk defa toprak analizleri yapıldı ve onlara uygun ağaçlar seçildi. Eksik yada fazla daha doğru bir yönde ilerliyoruz. Günü birlik tesislerin sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Kuşların konukladığı alana tesis yapmak gibi bir açıklamamız yok.

H.T.: İsterseniz kamuoyuna iletmek istediğiniz bir mesajınız varsa onuda alıp, söyleşimizi sonlandıralım.

M.Ş.: Herkes yapıyla,binayla, çevreyle ilgili, depremle ilgili sorularını bize sorabilir. Biz bilgimizi ve birikimimizi halkka paylaşmak zorndayız. Kurumlarn hızıyla gerçek hayatın hızını eşitlememiz lazım. Hantal bürokrasiyi yıkmamız lazım.

H.T.: Müdür Bey söyleşi için çok teşekkürler. Bundan sonra bizde sizin hızınıza ayak uydurup projeleri takip edeceğiz.

M.Ş.: Evet Hasan bey, basının da görevi bize unuttuklarımızı hatırlatmak. Ben teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır